HEYECAN VERİCİ MUCİTLER SERİSİ SAYI-2

Heyecan verici mucitler serisinin ikinci sayısında, fotokopi makinesinin mucidi Chester Carlson’u ele alıyoruz. 8 Şubat 1906’da Seattle, Washington’da doğan Carlson, çocukluğunu fakirlik içerisinde geçirdi. Kariyerinin ilk döneminde PR Mallory Company isimli elektrik üretim firmasının patent departmanında çalışmaya başladı.

Bir patent vekili veya patent ofisi çalışanı iseniz, bilirsiniz ki patent süreçlerinde evrak işi çok ağırdır. Sözleşmeler, çizim dokümanlar, patent tarifnameleri (buluşu teknik olarak anlatan yazı) gibi sayfalarca evrak Patent kurumlarına girilmeli, yedeklenerek arşivlenmelidir. Günümüz teknolojisinde evrak takibi ve arşivi çok fazla yormasa da Carlson’un döneminde bu teknoloji henüz icat edilmemiştir. Evrakların kopyalarını elde edebilmek için, çizimlerin el yordamı ile tekrar çizilip, tarifnamelerin daktilo ile tekrar yazılması gerekmekteydi. Patent sektöründe deneyimi olmayanlar, ortalama 40 sayfalık bir yazıyı, sadece arşivlemek için daktilo ile iki kez üst üste yazmanın ne kadar acı verici olduğunu düşünerek sürecin zorluğunu anlayabilir :)

Carlson kopya çıkarma sürecini kolaylaştıracak bir çözüm düşünmeye başladı. Alternatif bir çözüm arayışına yönelik, New York Halk Kütüphanesi’nde yaptığı araştırmaların birinde, Macar mühendis Pál Selényi’nin foto iletkenlik konusundaki kitabına rastladı. Maddenin iletkenliğinin ışık altındaki değişimine yönelik deneyler yapmaya koyuldu.

Carlson deneylerini yaparken.

22.10.1938’de günün tarihini gösteren “10–22–38 ASTORIA” yazısını özel bir cama yerleştirdi ve yoğun ışığa maruz bırakarak mumlu bir kağıda geçirmeyi başardı. Charlson nihayet sorunu için bir çözüm yolu bulmuştu.

Mumlu kağıda geçirilen ilk yazı.

Charlson çözümü bulmasına rağmen, Dünya henüz buna hazır değildi. İcadının üretilmesi için sermaye gerekiyordu. Sermaye sahipleri de hali hazırda kendisine para kazandıran bu sistemin değişmesi için yeterli isteğe sahip değildi. Bu sebeple ancak, Carlson fotokopi makinesini icat ettiğin günden ancak 10 yıl sonra kendisine bir üretici bulabildi. Bu üretici Haloid isimli bir şirketti. Haloid ve Carlson, ürüne “xerography” markasını vererek satışa sundu. “xerography” markası, Yunanca’da “kuru” anlamına gelen “xeros” kelimesi ile “graphia” kelimesinin birleşimi ile ortaya çıktı. Satışlar inanılmaz boyutlara ulaşınca, marka “Xerox®” olarak değiştirildi. Evet bildiğimiz Xerox®, şu anda da dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri.

Chester Floyd Carlson, Xerox ile birlikteliği geliştirdiği yeni ürünler sayesinde hem istediği zenginliğe kavuştu, hem de baskı teknolojileri tarihine adını yazdırmayı başardı. Servetinin önemli bir bölümünü, sosyal sorumluluk projeleri ve genç mucitlerin yetişmesi için harcadı. İcat ettiği fotokopi makinesi, matbaanın bulunmasından sonra baskı teknolojilerinde ortaya çıkan en büyük ikinci devrimdi. Fotokopi makinelerini hızla geliştiren Xerox, belge çoğaltma konusunda eğitim ve iş hayatında yaşanan sorunlara yepyeni çözümler üretti.

Carlson’un Avrupa Patent Ofisi veri tabanında kayılır 84 adet patent başvurusu bulunmaktadır. Bunların büyük bir çoğunluğu fotokopi makineleri, fotoğraf makineleri ve foto iletkenlik alanları ile ilgilidir. Merak edenler  web adresindeki arama kutusuna “Chester Carlson” yazarak, değerli mucidin patentlerini inceleyebilirler. Gelecek sayıda görüşmek üzere.

KAYNAKÇA

Süleyman Bulut, BEN BULDUM, 100 BULUŞ 100 ÖYKÜ s. 176–177.

Yazıyı Paylaş